ANKARA (İGFA) –TBMM Balıkçılık ve Su Ürünleri Araştırma Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel başkanlığında toplandı.
Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Mustafa Altuğ Atalay, komisyona yaptığı sunumda, Türkiye’nin denizlerde yaklaşık 530, iç sularında da 380 balık türünün bulunduğu, ticari avcılığa konu balık türlerinin sayısının ise 100 olduğu bilgisini paylaştı.
Sektörün ekonomik büyüklüğüne ilişkin bilgileri aktaran Atalay, “Su ürünleri halkımızın sağlıklı besin ihtiyacını sağlamada önemli. Hem avcılık hem de yetiştiricilik ürünlerimiz sağlıklıdır, bundan tereddüdümüz yok. Bu sektör her yıl, kayda girmeyenlerle birlikte neredeyse bir milyon ton birinci sınıf eti halkımıza sunuyor. İstihdam konusunda yaklaşık 250 bin dolaylı veya dolaysız vatandaşımız bu alandan ekmek yiyor. Su ürünlerinde 2 milyar dolara yaklaşan bir ihracat hacmimiz oluştu.” şeklinde konuştu.
Atalay, Türkiye’nin 2022’de rekor düzeyde üretime ulaştığını, söz konusu yılda 850 bin ton balığın 515 bin tonunun yetiştiricilikten, 330 bin tonunun da avcılıktan elde edildiğini belirterek, yetiştiriciliğin payının arttığına dikkati çekti.
Avlanan balıkların miktarını 300 ile 500 bin ton arasında tutmaya gayret ettiklerini dile getiren Atalay, “Bugünkü ihracat hedefimiz 2 milyar dolar. Yakalamak için bütün gayretimizi gösteriyoruz. İthalatımız ise yaklaşık 313 milyon dolar. Yaklaşık 1,3 milyar dolar artı veriyoruz, yani net ihracatçıyız.” ifadelerini kullandı.
Balık tüketim miktarlarına da değinen Atalay, kişi başı balık tüketiminin Avrupa ülkelerinde 24 kilogram, dünyada 14 kilogramken Türkiye’de ise 7,5 kilogram olduğunu söyledi. Atalay, “Bunun az olmasının farklı nedenleri var. Birincisi, kültürel olarak balıktan uzağız. Kıyı bölgelerinde balık tüketimi 30 kilogramın üzerine çıkıyor ama İç Anadolu’ya, Doğu Anadolu’ya doğru kaydıkça da gramla ölçülmeye başlıyor.” dedi.
Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Atalay, sürdürülebilir balıkçılık için mücadele ederken 4 yılda bir yeniledikleri tebliğlerle kuralların belirlendiğini ifade ederek, bu sektördeki en önemli sorunlardan biri olan kaçak avcılar ve teknelere yönelik denetimlerde 600’e yakın kaçak avcılık yapan tekneye el konulduğunu kaydetti.
Türkiye’de toplam 18 bin balıkçı teknesinin bulunduğunu belirten Atalay, bunların yüzde 90’ının 12 metreden küçük, yüzde 10’unun ise 12 metreden büyük teknelerden oluştuğunu bildirdi. Atalay, “Bunlar, dünyanın her tarafına gidebiliyor, avcılık yapabiliyor. Yüzde 90’lık kesim balığın yaklaşık 10’unu yakalarken büyük tekneler yüzde 90’ını avlıyor.” dedi.
Balıkçı teknelerini elektronik olarak izlediklerini ve kurallara uymayanlara cezalar uygulandığını dile getiren Atalay, “Bu yıl 113 bin denetim yaptık. 4 bin 200 civarında cezai işlem ve 45-46 milyon liralık cezai müeyyide uyguladık.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de bu sektörde 2 bin 382 yetiştirici çiftlik bulunduğunu söyleyen Atalay, “Su ürünleri yetiştiriciliğinde AB ülkeleri arasında 2020 yılından itibaren birinci, dünyada 17’nci sıradayız. Levrek ve çipura yetiştiriciliğinde dünyada birinciyiz, gökkuşağı alabalığı yetiştiriciliğinde ise İran’dan sonra dünyada ikinci sırada yer alıyoruz.” değerlendirmelerinde bulundu.
100. YILA ÖZEL 100 MİLYON BALIK DENİZLERE BIRAKILIYOR….
Atalay, balıklandırma faaliyetleri yürüttüklerini de bildirerek, “2020 yılında 30 milyon balık bırakırken bu sene Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına ithafen 100 milyon balığı denizlerimize ve iç sularımıza bırakıyoruz. Mersin balığı artık ülkemizde nesli tükenmiş bir balıktı, uzun yıllardır gözükmüyordu; 30 bin adedini markalayarak iç sularımız ile denizlerimize bırakıyoruz.” şeklinde konuştu.
Türk balıkçısının Moritanya’da da avlandığını hatırlatan Atalay, Türkiye’nin sektördeki av gücünü uluslararası sulara aktarması gerektiğine işaret etti.
Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Atalay, milletvekillerinin sorularını da yanıtladı.
Avcılık yapacak teknelere yeni ruhsat verilmediğine dikkati çeken Atalay, ruhsatların, taksi plakaları gibi yüksek meblağlara satıldığını anlattı.
Marmara’nın hassas bir deniz olduğunu dile getiren Atalay, burada sadece midye yetiştiriciliğini teşvik ettiklerini bildirdi.
Atalay, balıkçı barınakları konusunda başarılı olamadıklarını, konunun 8 ayrı kanunda yer aldığını ifade ederek, “Bunun kanuni bir altyapısının oluşturulması ve belli bir sistematikle, ilgili kurumun sahiplendirilmesiyle çok daha iyi konuma geleceğini biliyoruz.” dedi.
Öte yandan Atalay, bu sektör için Bakanlık yerine yüksek bütçeli ve güçlü bir genel müdürlük kurulmasını da önerdi.
Van Gölü’ndeki inci kefali için çalışma yaptıklarını anlatan Atalay, “Van Gölü’nde 25 bin ton inci kefali var. 12 bin tonu avlanabilir. Bunun üzerine çıkarsa avcılığı kesebiliyoruz. Yıllık 9 bin ton avlanıyor. Avcılık dolayısıyla neslini tehlikeye atan bir durum yok ancak kuraklık bir tehdit.” şeklinde konuştu.
AVCILIĞA YÖNELİK KOTA ÇALIŞMALARI GÜNDEMDE
Atalay, avcılığa yönelik kota uygulamasına ilişkin de “Kota çalışmaları son derece hızlı ilerliyor. Hamsiye, istavrite de kota getirmemiz gerekiyor. Bunun çalışmalarını yaptık. Dünya buna gidiyor. Kota getirildiğinde balık hem ederini bulacak hem de balıkçı kazanacak. Bugün hamsinin balıkçıdan çıkışı 15-20 lira ama tezgahtaki fiyatı 100 lirayı buluyor. Hafta sonu ben 60 liradan aldım. Kota getirilmesi balık fiyatlarını da dengeleyecektir.” ifadelerini kullandı.
Balıkçı barınaklarının sorunları konusunda iki kuruma rapor hazırlattıklarını anlatan Atalay, sorunların bölge bölge değiştiğine dikkati çekti.
Balık tüketimini artırmak için Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarıyla çalışmalar yürüttüklerini belirten Atalay, öte yandan yetiştiricilik çiftliklerinin, mümkün olduğunca kıyıdan uzak alanlarda kurulmasını sağlamaya çalıştıklarını söyledi.