Oğuzhan Osman BİLGİN – Herkes Duysun / BURSA (İGFA) – Suriye’nin kuzeyinde Amerika’nın desteği sonucunda “Arap Gücü” adı altında yeni bir askeri yapılanmaya gidileceği iddiaları konuşuluyor. Konu ile ilgili Herkes Duysun’a konuşan Dr. Barış Adıbelli, bu oluşumun doğuracağı risklere dair değerlendirmelerde bulundu.
Dış Politika Uzmanı Dr. Barış Adıbelli, “Bu gücün oluşturulmasında kritik olan noktanın Arap Gücü’nün hangi Arap unsurlarından oluşacağı olduğunu belirterek Suriye, Rusya ve İran’ın böyle bir gücün meydana gelmesinde yer alıp almayacağının da ayrıca önemli bir başlık olduğunu vurguladı.
TÜRKİYE TERÖRLE MÜCADELEDE İLKESEL BİR DURUŞ SERGİLİYOR
Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen Arap Gücü’nün, pratikte meydana gelmesinin zor bir süreç olduğunu ifade eden Adıbelli, “Bu konu daha önce Trump döneminde de gündeme geldi ancak sahada bir yansıması olmadı. YPG ve PYD gibi PKK ile dirsek teması ve organik bağı olan örgütlerin yeni bir güç adı altında sahaya tekrar sürülebileceğini, bunun da Türkiye’nin endişelerini gidermek adına sanki bu unsurlardan arınmış, terörle bağı olmayan yeni bir yapılanmanın meydana geldiğini sunmaya çalışabilir Amerika.” dedi.
Bunlar konuşulurken, Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden unsurların hangi coğrafyada bulunduğunun önemli olmadığının da altını çizen Adıbelli, “Türkiye bu unsurları sadece Suriye’nin kuzeyinde olduğu için hedef almıyor, Türkiye ilkesel bir duruş sergileyerek milli güvenliğini ve çıkarını gözeterek bu unsurları hedef alıyor. Söz konusu yapıların Suriye’nin kuzeyinde ya da farklı bir coğrafyada olması Türkiye için bu yapıları tehdit olmaktan çıkarmıyor.” ifadelerini kullandı.
Konuşmasına Amerika üzerinden bir örnek vererek devam eden Adıbelli, “Nasıl ki Amerika Birleşik Devletleri binlerce kilometrelerce uzağındaki El Kaide’yi kendi güvenliğine tehdit olarak görüp müdahale ettiyse aynı şekilde Türkiye de hemen yanı başındaki terör unsurlarına aynı şekilde müdahale etme hakkına sahiptir.” şeklinde konuştu.
ABD SURİYE’NİN TAMAMINA HAKİM DEĞİL
Amerika öncülüğünde oluşması düşünülen böyle bir güç için Rusya’nın ayrı bir engel olduğunu da vurgulayan Adıbelli, “Amerika Suriye’nin sadece belirli bölgelerine hakim. Bu bölgeler Suriye’nin kuzeyi ve PYD-YPG’nin güçlü olduğu alanlarla sınırlı. Suriye’de an itibariyle ağırlıklı olarak hava kontrolü Esad yönetimi ve Rusya kontrolü altında. Bu durum da oluşması planlanan Arap Gücü’nün meydan gelmesinde farklı bir sorun olarak ortaya çıkıyor.” dedi.
“ESAD YÖNETİMİ TÜRK ASKERİNİ İSTEMİYOR”
Esad yönetiminin bölgede Türk askerinin varlığından ciddi derecede rahatsız olduğunu belirten Adıbelli, “Ancak bu rahatsızlığı Esad’ın kendi otoritesini sağlamlaştırmak adına hissettiğini düşünmek, daha anlaşılır bir durum. Amerika’nın, ‘ben bir Arap Gücü kurarım Türkiye de bu gücün YPG ve PYD gibi unsurlarından arınmış olduğuna inanır’ düşüncesi çocukca ve safça bir düşünce.” ifadelerini kullandı ve böyle bir beklentinin de günün koşullarını ve jeopolitik dengeleri göz önünde bulundurmayan bir beklenti olacağının altını çizdi.
BÖYLE BİR ARAP GÜCÜ ESAD YÖNETİMİNE KARŞI YENİ BİR MÜCADELE BAŞLATABİLİR Mİ?
Türkiye’nin, Suriye ile ilişkilerini normalleştirme niyetinin olduğunu ve buna yönelik yeni adımlar attığını ifade eden Dr. Barış Adıbelli,” Amerika, Suriye ile Türkiye arasındaki bu yakınlaşmayı bir fırsat bilerek ÖSO unsurlarını SDG bünyesine katmak adına çağrıda bulundu. Oluşabilecek bir Arap Gücü’nün de Esad yönetimine karşı yeni bir ayaklanma tehdidi yaratabilme ihtimali de göz ardı edilmemeli.” dedi.
“İSRAİL DE SAVAŞIN İÇERİSİNDE”
İsrail’in son dönemde Suriye’ye gerçekleştirdiği ve sayısı her geçen gün artan hava saldırılarının İsrail’i Suriye’deki savaşın asli bir unsuru haline getirdiğini vurgulayan Adıbelli, “İsrail de Suriye içerisinde yeni bir Hizbullah oluşmaması gerekçesi üzerinden, Suriye savaşının asli bir aktörü olarak sahada yer alıyor.” ifadelerini kullandı.
Tüm bu veriler ışığında Amerika’nın bölgede yeni bir strateji üzerinde düşündüğünü öngören Adıbelli, “Arap Gücü adı altında kurulacak yeni bir yapının da 12 yıllık aradan sonra Arap Birliği’ne kabul edilen Suriye’yi ayrıca zor durumda bırakabileceği de göz önünde bulundurulmalı.” diye konuştu.